|
|
|
|
HOŞÇAKAL ÇOCUKLUĞUM |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Unutamazsın geçmişini bazen hatırlamak istersin bir taşını bile unutamazsın ne izler bırakmışındır Dönüp arkana baktığında neler yaşamışındır senden başkası anlayamaz bunları anlayamaz
Ne çok sevmişindir, oynadığın oyunları, arkadaşlarını, cakıl taşlarını, birer anı gelir gözüne
Düşünürsün eskiyi yaşadığın mahalleni yaşadıklarını, kaybettiklerini ,hepsi gözünün önünde birer birer canlanı verir.
Sevinçle üzüntüyü bir yaşarsın hayat gözüne başka gelir artık düşündüğünde ey gidi eski günler dersin sevdalar bile bir değişik gelir sana nasıl sevmiştim dersin ne çok seversin o zaman düşündükce İçin acır tıpkı benim gibi..!!!!!
Yaşadığım mahalleme yıllar sonra gittim sokak lambası aydınlatıyordu etrafı içimi saran korkuyla heyeceanla dizlerim titriyordu.
Sanki hala o mahallemde yaşıyordum ,çoçukluğuma dair ne varsa gözümde canlandı kaybettiklerim, yitirdiklerim, sevdiklerim, hepsi tek tek gözümün önünde canlandı ama ben ,ben orada olmalıydım.
Şimdi büğüdüğüm çocukluğumun gectiği evde olmalıydım neler yaşamıştım evimizin Işığı yanıyordu Kim bilir kimler oturuyordu ne sevinçler yaşadılar ne üzüntüler yaşıyorlar
Mahallem bana aitti ben olmalıydım şimdi burada toprağına dokunmalıyım sek sek oynadığım Taşlarım Olmalıydı asma katımız bile duruyordu değişen çok şey vardı etrafıma baktığımda aslında
Komşularımız aynı yerinde oturuyormuydu acaba? yoksa gitmişlermiydi arkadaşlarım neredeydi Şimdi yüreğim içim yanıyordu neler yaşamıştım ben buarada kimseye anlatamazdım ne sevinçler ne Üzüntüler yaşamıştım burası benim mahallemdi
Bahçemdeki dut ağacımız duruyordu bir birine sıra sıra dizilmiş kömürlüğümüz vardı evet Kömürlüğümüz vardı o bile duruyordu yıkmamışlardı oysaki biz taşındığımızda yıkılacak diye bilirdik En çok onu,onu görünce sevindim ablamla sırasıyla kömür taşırdık evimize akşamın soğuk
Geçen kara kış için ne kavga ederdik çocuktuk işde şimdi o günleri hatırladıkca ağlıyorum ne garipdir O zamanda ağlıyordum. Keşke büyümeseydim keşke.!!
Benim çocukluğuma dair izler var yiğitirdiklerim var,asla unutamayacaklarım var içimi saran Özlem var o öğle bir özlemki ne başı var ne de sonu var sevdiğim iki insanı koca yürekle sevdiğim iki İnsanı ışıkları yanan evde kaybettim sanki oradaydı gitmemişlerdi oturuyorlardı.
Seslenecek gibiydi mavi demirli balkonumuzdan cıkıp haydi kızım eve akşam oldu diyecekti tamam Baba beş Dakka daha diyecektim ablam arkadaşlarıyla oynayacak fırsat bu fırsat diyecektim bende.biraz dahaoynayacaktım.
Sevdiğim yüreğimde sevgisi bitmeyecek asla unutamayacağım iki insan çok Özlüyorum çok derin izler kaldı bende insan hiçmi aklından beş Dakka silinmez malesef bende Silinmiyor çok özledim çocukluğumu burada geçirdiğim mutlu günlerimi
Ne garipdir evimizin ışıkları sönmesin dedim kalktım etrafıma baktım usulca,sesiz adımlarımla,arkama bakarak bahcemizden ayrıldım HOŞÇAKAL dedim kendi kendime yine gelecekmiydim acaba Ben gelecekmiydim HOŞÇAKAL mahall HOŞÇAKAL sevdiğim dut ağacım HOŞÇAKAL eskiye dair ne varsa HOŞÇAKAL ..!!
Hoşçakal Gönlümün Nazlısı
Gidiyorum buralardan yalınayak ve üzgün
önümdeki uçurumlara aldırmadan...
asi... onurlu... ve ümitsiz...
hoşça kal ayak izim, gönül gizim
hoşçakal...
Varsın hayallerim kurduğum yerde kalsın
o gerçekleşmeyen hayallerim.
ardımda yaralı bir yürek
kederli bir ömür
ve yoksul anılar bırakarak
çekip gidiyorum işte
hoşçakal gönlümün nazlısı, bağrımın sızısı,
hoşçakal...
Gidiyorum başım önümde, gözümde nem
duramam artık ey aşk, ey sevdiğim
hüzne ve kedere boğulduğum bu şehirde duramam artık...
Hiç bir anı kabul etmiyor beni
bedenim buz gibi soğuk
yüreğim paramparça keder
kış kadar soğuk ellerim
ardımda yoksul bir sevda
ve bana ait ne varsa bırakıp ardımdan gözü yaşlı
çekip gidiyorum işte
hoşça kal anlımın yazısı, kaderimin küskünü
hoşçakal...
Bütün yaprakları dökülmüş
dalları kırılmış bir ağaç gibi hıçkırarak
ve bırakarak ardımdan sırtımı yasladığım
çınar ağacını yaslı
meçhule giden acılar yüklü bir gemide
uğuldayan rüzgarlara sarıp sesimi
şarkıların sustuğu, aşkların vurulduğu
limanlara gidiyorum sevdiğim
hoşça kal kırık sazım, sevdamın yaralı türküsü
hoşçakal
Bir yıldız daha kaymadan gözlerimden
yüreğimden bir arzu daha sönmeden
ıssız bir köşede bırakıp kırgın gülüşlerimi
düşlerimi hüzünlü bir fotoğrafa bırakıp
çekip gidiyorum işte ey aşk, ey sevdiğim...
Bir daha yağmamalı bu ihanet yağmurları
ağlamamalı bu yürek bir daha
yüreğimdeki acıyı bir başka acıyla sarıp
alıp dağların ve yıldızların gölgesini yanıma
yüzümde kış, bakışlarımda kar
yorgun akan bir ırmak misali
kimsesiz sokaklara bırakıp yanlızlığımı
çekip gidiyorum sevdiğim
hoşça kal gecelerimin yıldızı, karlı dağların yalnız kızı
hoşça kal...
Bütün borçlarını ödedim bu sokakların, alacağımı aldım
geri dönmez bir mevsimdeyim artık duramam ey aşk
bu şehre sığamam bu hüzünle
yoksa acılar üşütür beni
kar kavurur anılarımı
donar bakışlarım
üşürüm... üşürüm ey aşk
Sorma nereye, hangi dağın ardına?
ne kadar uzağa varır yolum?
kim yoldaş olur bana?
dönüp gelir miyim yine bahar geldiğinde?
çiçek açtığında mor dağlar
sorma! ...
Hoşçakal gönlümün sultanı, canımın özü yar
her sabah gülüşünden öptüğüm,
saçlarını okşadığım her gece
hoşçakal...
Akşam oldu
vakit doldu
uzak yıldızlara gözlerimi
ayışığına sessiz gölgelerimi bırakıp
yazıp gözyaşlarımı sabah çiğlerine,
sazımdaki hüznü, içimdeki sızıyı
boynu bükük karanfilimi
ve yüreğimin yangınını bırakıp rüzgarlara
basıp bağrıma yalnızlığımı
çekip gidiyorum buralardan
hoşçakal nazlı çocukluğum, sevdalı gençliğim
bağrımın ateşi, kalbimin ahı, mühür gözlü yar
hoşçakal...
Nuri CAN
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Eglencenin Rengine Hoşgeldiniz… İYİ EGLENCELER |
|
|
|
|
|
|
HANİFE KAYA 'DAN SEVGİLERLE.... |
|
|
|
|